Reeflü Rahatsızlığı, belirtilerive tedavisi

Reflü ve Doğru Beslenmenin Önemi

Zaman zaman yemeği kaçırdığımızda veya oluşan gazı çıkartmak istediğimizde mide suyumuz yemek borusundan yukarıya doğru gelerek sorunlara yol açabilmektedir. Fakat bu durumun çok sık meydana gelmesi hatta geceleri bizi uyutmayacak şekilde sık olması yaşam kalitesini oldukça bozan ve başka rahatsızlıklara neden olabilen bir rahatsızlık olan Reflü ye işaret ediyor olabilir. Peki Refllü rahatsızlığı nedir, tedavisi var mıdır çok ciddi bir rahatsızlık mıdır ? İşte bu sorulara cevap olarak bugün kadın sitesi sağlık  bölümünde sizleri reflü rahatsızlığı konusunda biraz bilgilendirmek istiyoruz.

 

Reflü Nedir ? 

reflü nedir ?
reflu-ve-dogru-beslenmenin-onemi-2

Reflü , son yıllarda adı sıkça duyulan hastalıklardan önde gelenleridendir. Reflü hastalığını basitçe tanımlamak  gerekirse , besinler tüketildikten sonra midede kalan besin içeriğinin ve/veya  mide asidinin mideden yemek borusuna doğru geri doğru gitmesi olarak tanımlanabilir. Reflü , vücutta meydana gelen  virütik değil , mekanik bir soruna işaret eder…

 

Reflü Oluşumu ve Nedenleri nelerdir?

Reflü temel olarak bir hastalık değil bir fizyolojik genetik bozukluktur yani sonradan oluşan bir rahatsızlık değil zaten mevcut olan doğuştan gelen  bir fizyolojik  farkın yarattığı olumsuz durumdur.

Yemek borusunun alt ucunun mide ile birleştiği yerde da alt özefagus büzgeçi denilen, kastan oluşmuş kapak benzeri bir yapı bulunur. Bu büzgeç şeklindeki yapı yemek mideye doğru ilerlerken inerken gevşer ve geçişe izin verir, mideden tekrar yukarıya çıkarsa büzüşerek tekrar katı veya sıvı gıdanın geriye gelmesine engel olur. Normalde yemek borusu yolu ile mideye inen yiyecek nadiren tekrar yemek borusuna döner. Bunun nedeni bu sırada yemek borusunun alt ucundaki büzgecin tekrar büzülmesidir. Yani bu büzgeç normal koşullarda sadece yutma işlevi sırasında açılır. Reflü, yemek borusunda oluşan bunun gibi fizyolojik bozukluklar, mide ile ilgili bazı sağlık sorunları ve midenin aşırı dolu olması gibi sebeplerle oluşur. Bunların yanı sıra hastalıklar için kullanılan bazı ilaçlarında reflüye yol açabileceği düşünülmektedir.

Mide yüzeyini kaplayan hücreler midenin salgıladığı güçlü aside karşı dayanıklıdır. Halbuki yemek borusunun dokusunun bu güçlü asitten korunacak bir özelliği yoktur. Uzun süre mide asidine maruz kalırsa burada iltihap gelişir; buna ösofajit denir. Ösofajit uzun erimde yemek borusu kanserine yol açabileceğinden balirtiler oluştuğu taktirde önlem alınması şarttır.

Her ne kadar mide asidinin reflü mekanizasında önemli rolü olsa da reflülü hastalarda mide asidi aşırı salgısı yoktur. Hatta birçok Reflü sorunu olan hastada, özellikle yaşlılarda mide asit salgısı düşüktür. Bu nedenle asit azaltan ilaçların bu hastalarda kullanılması hazım sorunlarını daha da artırır…

 

Reflü Belirtileri nelerdir?

Yemekten sonra veya yatıp kalkmakla oluşan, mide ekşimeleri, boğaza besin tüketiminden sonra acı bir sıvı gelmesi ve ağızda acı bir tadın oluşması, şişkinlik hissi, tükürük salgısının artması, şiddetli ağız kokusu , dişlerde çürüme, tad duygusunda azalma, tükürükte kanlı sıvı gibi belirtileri mevcuttur. İlerleyen reflü ses kalınlaşmasına veya kısıklığına, nefes darlığına, öksürüğe ve demir eksikliği anemisine de neden olabilir. Hasta reflüyü bazen de  göğüs kemiğinin altında bir “yanma” ve ”baskı” olarak hisseder ve bu yanma hissi boğaza doğru yansır. Yanma ve baskı tarzında olan bu yakınmalar yemekten sonra artar ve saatlerce sürebilir. Astım, larenjit (ses kısıklığı), yutma güçlüğü görülebilir. Daha nadir olarak zatürreeye de yol açabilir.

Geç teşhis, tedavi edilmemiş ve gerekli beslenme düzeni oluşturulmamış reflüler, zamanla gastrit ve çeşitli barsak hastalıklarının oluşma riskini arttırabilir. Ayrıca çok uzun vadede yemek borusu kanseri riskini arttırabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Çocukluk çağı astımının üçte birinin (%35 ) altında reflü rahatsızlığı yatmaktadır. Reflü tedavi edilmez ise yemek borusunda darlık ve kanamalara yol açabilir ilerleyen aşamalarda kansere dönüşebilmektedir. Uzun süre reflüsü olan bir kişide yutma güçlüğü (disfaji), kanama, boğulma hissi, öksürük, ses kısıklığı ve kilo kaybı belirtiler ösefagus kanserine dönüşebilmektedir…

 

BESLENMEDE DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR NELERDİR ? 

Reflü ve Doğru Beslenmenin Önemi
Reflü ve Doğru Beslenmenin Önemi
  • Şişmanlık, reflü riskini arttıran etmenlerden biri olduğundan dolayı, reflüsü olan bireylerin ideal kilolarında olması önem taşır.  Şişman ve reflüsü olan bireylerin, sağlıklı beslenme önerilerine uygun bir zayıflama diyeti ile ve bir beslenme ve diyet uzmanının rehberliğinde ideal kilolarına ulaşmaları önemlidir. Fazla yağlı yiyeceklerin reflüye neden olduğu ileri sürülmüştür. Fakat araştırmalar, reflünün diyetteki yağ miktarına değil şişmanlıkla ilgisi olduğu göstermiştir.
  • Sigara içilmesi ve aşırı alkol tüketiminin genel sağlığa olan zararlı etkilerinin yanı sıra, reflüyü tetikledikleri de bilinmektedir. Bu nedenle, alkol tüketiminde aşırıya kaçılmaması ve sigara içilmemesi de önemlidir.
  • Rafine şekerlerin diyetteki fazlalığı ise reflüye neden olmaktadır. Yapılan bir araştırmada reflüsü olan hastaların diyetindeki glisemik endeksi yüksek gıdalar çıkartıldığında hastalık belirtilerinin bir hafta içerisinde düzeldiği gösterilmiştir. Düşük şekerli bir diyet olan “Taş devri diyeti”ni uygulayan kişilerin çok büyük bir bölümünde (neredeyse hepsinde) reflü birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolmaktadır. Düşük şekerli diyetin reflüyü nasıl azatlığının mekanizması iyi bilinmemektedir.
  • Gece yeme sendromu da, reflüyü arttıran etmenlerden bir diğeridir. Gece gerçekleşen besin tüketimi sağlıklı bireylere de önerilmediği gibi, reflüsü olan bireyler için de uygunsuzdur.
  • Günde en az üç ana öğün tüketilmesi ve öğün saatlerinin değişmemesi de reflü sorunlarını azaltır. Az miktarda ama sık düzenli yemek yemek, öğünleri günde 6-8 öğüne çıkartmak ve öğünlerde aşırı besin tüketmemeye idkkat etmek çok faydalı ve sağlıklı bir düzen oluşturacaktır. Reflüsü olan bireylerin öğün atlamaması gerekir. Öğünler atlandığında, diğer öğünde yoğun açlık hissi nedeni ile besin tüketimi artabilir, bunun sonucunda artan mide içeriği nedeniyle reflü sorunları görülebilir.
  • Yemek borusunun alt ucunun kapanması parasempatik sinir sistemi ile ilgilidir. Hipoglisemi sonucu sempatik sinir sistemi aşırı uyarılınca yemek borusu alt büzgeçi yutma olmamasına rağmen açılır ve mide içindekiler geriye kaçar.
  • Günde 4 litre su içmektir. Yakınmalar azalınca bu iki litreye kadar azaltılabilir.
  • Günde en az 3-4 diş kadar sarımsak yemektir. Sarımsak ezildikten sonraki ilk yarım saat içinde tüketilmelidir (saramsak haplarının etkisi azdır). Sarımsak helicobacter dahil mide-bağırsak kanalındaki bütün patojen (hastalık yapan) mikroorganizmaları etkisizleştirir. Bilindiği gibi helikobakter adı verilen bakteriler ülsere yol açmaktadırlar.
  • Mide asidinin önemli işlevlerinden biri de yiyeceklerimiz ile aldığımız mikropları öldürmektir. Yani mide asidi bağışıklık sistemimizin en önemli üyelerinden biridir. Araştırmacılar zatürreenin mide asidi azaltan ilaçları kullananlarda 4 kat fazla görülmesi bu konunun önemini de vurgulamaktadır.
  • Reflüsü olan bireylerin, pişirme yöntemlerine de dikkat etmesi gereklidir. Kızartma ve kavurmalar reflüyü arttıran pişirme yöntemleridir. Bu yöntemler yerine, haşlama, buğulama ve fırınlama yöntemleri tercih edilmelidir. Bunların yanı sıra, aşırı sıcak ve aşırı soğuk olan besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
  • Koyu çay, kahve ve baharatlar da reflüyü artırabilir. Bu nedenle çay ve kahve tüketimi sınırlandırılmalı ve bu içecekler yerine asitli olmayan meyve suları ve ayran tercih edilmelidir. Yemeklerde acı baharatlara ve naneye yer verilmemelidir.
  • B12 yetersizliğinden korunmak için asit azaltan ilaçlar kesilmeli ve C vitamini ya da diğer doğal asitli yiyeceklerden zengin bir diyet ile beslenilmelidir. Mide asidinin azalması diyet ile alınan B12 vitamininin diyetsel proteinlerden ayrılmasını engeller. B12 vitamini eksikliği son yıllarda müthiş bir artış göstermektedir. Bunun temel nedenleri kırmızı et yeme yasağı ve mide ilaçlarıdır (7). B12 vitamini eksikliği kansızlığa, halsizliğe, konsantrasyon zaafına ve hatta bunamaya kadar varan ağır bulgulara yol açabilir.
  • Ana öğünlerde çok fazla sıvı tüketimi reflüyü tetikleyebilir. Bu nedenle, sıvılar yani su ve içeceklerin tüketimi ana öğünler yerine, ana öğünler arasındaki zaman diliminde gerçekleştirilmelidir. Burada en önemli nokta ise, günlük ihtiyacımız olan en az sekiz su bardağı suyun azaltılmaması gerektiğidir. Suyu azaltmadan içme zamanını değiştirmemiz gerekmektedir.
  • Mide asiti azaltıcı ilaçların reflü konusunda hiçbir olumlu etkisi olmadığı saptanmasının yanı sıra, reflüsü olan kişilerin de mide asidi fazlası olmadığını yapılan araştırmalar doğrulamış durumda. Bilhakis mide ilaçları asit salgısını normalden daha aza indirerek hazımsızlık ve alerjik hastalıklara,  enflamatuvar ya da otoimmün hastalıklara (mültipl skleroz, romatoid artrit, lupus, ülseröz kolit, astım vs.) sebep olabilir. Diğer yandan kalsiyum demir gibi çok önemli miderallerin emilimini de azaltır. Ayrıca ilginç bir bulgu da mide asidini azaltan ilaçların  yemek borusu kanseri olan Barett ösefagusunu azaltacağı varsayılmasına rağmen sonuçlar şaşırtıcı biçimde tersine  3 – 4 kat arttığını görtermiştir…

 

Reflü Sorununu Hafifletecek Pratik Öneriler

  • Yürüyüş yaparak, mide ve bağırsak hareketlerinin düzenlenmesine yardımcı olun. Fakat reflüsü olan bireylerin, tok karına egzersiz yapmaları önerilmemektedir.
  • Reflüsü olan bireyler, yemeklerden hemen sonra uzanmamalı ve uyumamalıdırlar. Uzandıkları zaman, yatağın baş kısmını yastık desteği ile yaklaşık 15 – 20 cm yükseltmeleri, gece boyunca oluşacak reflü riskini azaltacaktır.
  • Çok sıkı kıyafetler giymek, sıkı kemerler takmak ve korse kullanmakta reflü riskini arttırabileceğinden dolayı, bu tür uygulamalardan kaçınılmalıdır.
  • Yatmadan önce mide salgısını artıracak besin ve ilaç kullanmayın.
  • Stresten mümkün olduğunca kaçının.
  • Kereviz, lahana, karnabahar, mandalina, greyfurt, limon, portakal, kayısı hassasiyeti artırabilir. Bu konuda kendinizi gözlemleyin…

 

Serbestçe Tüketilebilecek Besinler:

  • Süt, salep, çay, bitkisel çaylar, meyveli süt, limonata.
  • Haşlama ya da ızgara et ve tavuk.
  • Kahvaltıda beyaz peynir, kaşar ve dil peyniri, bal, reçel, zeyti.
  • Pirinç, makarna
  • Tatlılardan sade kek, sütlü tatlılar, komposto, jöleli tatlı, lokum, kabak tatlıs.
  • Zeytinyağı, çiçek yağı, mısırözü yağ. ( AKŞAM YEMEKLERİ SAAT 6 DAN SONRA YENİYORSA YAĞ TÜKETİMİNİ EN AZA İNDİRMELİSİNİZ )

Uzak Durulması Gereken Besinler:

  • Turunçgiller.
  • Çay, kahve, neskafe, kolalı ve karbonatlı içecekler, alkollü içecekler, konserve meyve suları, sirke.
  • Her türlü kızarmış sebze, et veya tavuk ve şarküteri ürünleri.
  • Kuru fasulye, nohut, mısır gibi gaz yapıcı gıdalar
  • Çikolata, kuruyemiş, yağda kızartılmış hamur tatlıları, tahin helvası.
  • Margarin, kuyruk yağı.
  • Acılı baharat, turşu, , sarımsak, limon tuzu…

REFLÜ TEDAVİSİ İLE İLGİLİ BİLGİ ALMAK İÇİN HEMEN OKUYUN

ve

SAĞLIK İLE İLGİLİ DİĞER FAYDALI YAZILARI OKUMAK İÇİN HEMEN TIKLAYIN…

Mutlu ve Sağlıklı günler dileriz

Reflü ile ilgili ilaçlar ;

Benzer yazılar

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.