Cinselliği Öldüren Tabular

Kulaktan kulağa mı büyüyor yada mutsuz insanların diğer insanlar da mutsuz olursa kendileri daha iyi hissedecekleri düşüncesi ile yaydıkları bir safsata mı bilinmez ama, uzun yıllar ilişkiler konusunda doğru olduğuna inanılan pek çok düşüncenin aslında hurafeden başka bir şey olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. İlişki için olmazsa olmaz olan  cinsel yaşantıyla ilgili tüm soruların yanıtları henüz doğru ve kesin cevaplarını bulabilmiş olmasa da iletişim eksikliğinin yarattığı ve bilmemenin neden olduğu bir çok tabunun yanlışlığına eminiz….

 

Sihirli kadın sitesi olarak, cinsel yaşam üzerine söylenen bazı yanlışları ortaya çıkarmak ve doğrularını tüm çıplaklığıyla göz önüne sermek için yatak odasını incelemeye aldık.

CİNSELLİK BİTİREN TABULAR

cinsellligi-olduren-tabular-2-dogru-bilinen-yanlislar

Aşağıda ele aldığımız konular genellikle ilişki içerisinde yaşanması doğal ve gerekli olan cinsellik konusunda olumlu yada olumsuz olarak düşünülen fakat her iki durumda da ilişkilerin cinsel yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen tabuların bir kaç örneğidir…

 

  •  Sadakatsizlik korkusu.

En sık yaşanan sorun “sadakatsizlik“; ‘Kadınlar genetik olarak sadakate, erkekler ise aldatmaya programlanmıştır cümlesi, tüm Kazanova’ların bir bahanesi mi, yoksa biyolojik bir gerçek mi? Bazı bilim adamı, aldatmanın kalıtımsal olabileceği olasılığı üzerinde dursa da bir çok uzmana göre de biz kadınlar, çocuğumuzun sorumluluğunu alabilmek için biyolojik olarak uzun süre tek bir partnerle yaşamaya programlandık. Ama monogaminin genetik olarak kodlanmış olması, ne kadınlar ne de erkekler için geçerli olamaz. Son zamanlarda yapılan araştırmalar da bu görüşü destekliyor. Öyle ki, araştırmalara göre; kadınların yüzde 42’si yaşamlarının bir döneminde eşlerini aldatmışlar! Erkeklerin yüzde 46’sının sadakatsiz olduğunu düşünecek olursak, kadınların da aldatmaya meyilli olduğu apaçık ortada!. Tabii bu rakamlar, yabancı ülkelerdeki kadınlar için geçerli! Ancak uzmanlarımıza göre, ülkemizde eşlerini aldatan kadınların sayısı da gün geçtikçe artıyor. Günümüzün modern kadını  toplum ve aile baskısından ve tabulardan kurtulup, ekonomik özgürlüğünü eline aldı, doğum kontrol yöntemleri konusunda aydınlandı ve toplum için değil, öncelikle kendisi için yaşamanın gerekli olduğunun farkına vardı ve dolayısıyla cinselliğini de korkusuzca yaşamaya başladı. Sonuç olarak, sadakatsizliğin genlerle pek ilgisi yok aslında. Aldatmanın en önemli nedeni, hiç kuşkusuz, yeni bir maceraya doğru yol almak; heyecan, korku ve tutkunun cazibesine kapılmak. Günümüzün kadınları da artık ilişkilerinde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunda, erkekler kadar olmasa da macera peşinde koşabiliyor.

  • Kendini Tatmin etmek.

Gelelim bir diğer sex düşmanı ilan edilmiş tabuya “Mastürbasyon yapan, eşinden hoşnutsuzdur“. Partnerimizin zaman zaman yatakta tek başına cinselliği yaşadığını fark ettiğimizde beynimizi bir kurt kemirmeye başlıyor.! ”Artık beni çekici bulmuyor mu?”,”Başka bir kadın mı var?” gibi düşünceler, hemen paniğe kapılmamıza neden oluyor. Aslında mastürbasyon, çoğu zaman partneriniz için aslında bir gevşeme , bir nevi meditasyon yönteminden başka bir şey değil. Yapılan araştırmalar, erkeklerin yüzde 92’sinin ve kadınların yüzde 60’ının yaşamlarının bir döneminde en az haftada bir kez mastürbasyon yaptıklarını ortaya koyuyor. Araştırma sonuçlarına göre, kadınların yüzde 83’ü mastürbasyonla orgazma ulaşıyor. Bunun aksine, partneriyle cinsel ilişkiye giren kadınların zirveye ulaşma oranı ise ne yazık ki sadece yüzde 29. Hal böyle olunca da zaman zaman tek kişilik heyecanı yaşamanın ne zararı olabilir ki. Üstelik kendini tatmin etmek, cinsel açlığa işaret etmiyor; bilhakis yatakta her şeyin yolunda gittiğini kanıtlıyor. Nitekim seksologlar, düzenli bir cinsel yaşamın libidoyu kışkırtarak cinsel isteği arttırdığı görüşünde…

 

  • Partnerinizi seviyorsanız, yatakta ne istediğini bilirsiniz.

”  Ne yazık ki bu sadece filmlerde gerçekleşen bir tablo. Çoğumuz yatakta kelimelerin gücünün farkında değiliz. Siz siz olun, uyumlu bir cinsel ilişki için kendinize engeller koymadan, sıkılmadan, ona nelerden hoşlandığınızı açıkça ifade edin. Kullandığınız kelimeler ve ses tonunuzun partneriz üzerinde adeta afrodizyak etkisi yaratacağını da belirtmeden geçmeyelim. Çünkü sevgi, partnerinizin neyi sevdiğini, nelerden nefret ettiğini bilmenize yeterli gelmiyor. Cinsel ilişki sırasında birbirinizle konuşmayı deneyin. Böylece kelimelerin gücüyle partnerinize pek çok şey öğretebilirsiniz…

 

  • Tartışmaları fazla uzatma
    cinsellligi-olduren-tabular-1
    cinsellligi-olduren-tabular-3

    Her evlilikte mutlaka uzlaşılmakta zorlanılan tartışmalar münakaşalar yaşanır. Bu durum aslında samimiyet göstergesidir. Evlilikleri 20 senenin üzerinde  süren çiftlere bu kadar zamanı sağlıklı bir şekilde nasıl birlikte geçirebildikleri sorulduğunda, beş çiftten dördü istinasız aynı cevabı veriyor “Yatağa asla kızgın girmeyin.” Bunun eski kuşakların, yeni nesle ilişkilerini korumaları adına önerdiği bir klişe olduğunu düşünebilirsiniz ama öyle değil. Uyumadan ve hatta yatağa girmeden önce problemleri çözmek, sadece zihnen, ruhen ve fiziksel rahatlamanızı sağlamıyor aynı zamanda iki insan arasındaki samimiyetin seviyesini yükseltiyor. Konuyu uzatmak ve sinirli hali korumak ise problemi ertesi güne de taşıyor ki bu da bir çift arasındaki duygusal mesafeyi arttırıyor, çiftleri birbirinden uzaklaştırıyor.

  • Eğer mutlu çiftlerin çiftin iyi bir evlilik için ne önerdiğini merak ediyorsanız: “Sekse her zaman evet deyin.”. Cinselliği yaşamanın yalnızca tensel birleşmeden ibaret olmadığını da unutmayın 😉

İlişkiler ve cinsellik hakkındaki diğer yazılarımız için HEMEN BURAYA TIKLAYIN.

Mutlu günler dileriz.

Benzer yazılar

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.