İznik, Bursa’ya bağlı 85.Km. uzaklıkta bir ilçedir. İznik tarihte dört kez başkent olmuş, Dört medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Tarihi İÖ. 316 yılına kadar uzanan tarihi ile dünyada bir ilk’tir. Uzun bir tarih boyunca pek çok uygarlıklara yurt olmuş, birçok kalıntısı hala tarihe kafa tutarcasına dimdik ayakta durmaktadır.
İznik, dünyada eşine az rastlanan ve bütünüyle “açık hava müzesi” olan tarihi ve antik bir şehirdir. Yaz kış demeden adeta bereket saçan verimli toprağı, kendine özgü iklimi ve doğal güzelliği nedeniyle tarihin her döneminde insanlığın ilgi odaklarından biri haline gelmiştir.

İznikteki tarihi yerler

iznik-sehir-plani-haritasi
iznik-sehir-plani-haritasi

1080 Yılında Selçuklu Sultanı Kutalmışoğlu ile Selçuklulara, 1097 Yılında, Haçlı Ordusu kenti alıp Bizanslılara verinceye kadar başkent olarak kalmış, 1105’de de yeniden Bizans’ın eline geçmiştir. Latinlerin İstanbul’u alması üzerine 1204-1261 yılları arasında Bizans’a başkentlik eden İznik, 1330’da Osmanlı topraklarına katılmış, 1335’e kadar Osmanlı Beyliği’nin merkezi olmuştur.
İznik, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir dini merkezdir. Hıristiyanlar arasında çıkan sorunları çözmek üzere 20 Mayıs 325’de yapılan I. Konsül (Ekümenik Meclis) burada toplanmıştır. 787’de VII. Hıristiyanlık Konsili toplantılarının da İznik’de yapılması bu özelliği göstermeye yetmektedir. İlk çağda kurulan kentin ızgara planı aynen korunmaktadır. İznik sadece Bursa civarının değil bütün Marmara bölgesinin en önemli tarihi ve turistik yörelerindendir.
1495-1718 Yılları arasında Osmanlı çini sanatının merkezi olan İznik, ürettiği İznik çinisi ile günümüz antika dünyasında hatırı sayılır bir yer edinmiştir. Süslemede geometrik biçimlerin yerine bitkisel bezeme kullanılması İznik çiniciliğinin bir buluşudur.
İznik Çinilerinin ünü bugün, günümüz malzemeleri ve teknolojisi ile farklı atölyelerde ayrıca yerli sanatkarlarca atölyelerinde sürdürülmektedir. Yeniden restore edilip hizmete açılan Süleyman paşa Medresesi, 1.Murat Çiniciler Çarşısı, Nilüfer Hatun Çiniciler Çarşısı ve yerel ustalar, ürettikleri çinileri satışa sunmaktadır.

İznik, Turizm sektörü açısından da son derece önemli bir merkezdir. Şehri çevreleyen surların içinde, İznik Gölünün sağlamış olduğu güzelim iklimiyle, yeşil dokusu, zeytinlikleri, bağları ve bahçeleriyle adeta bir cenneti andırmaktadır. Günümüze kadar ayakta duran anıtsal eserleriyle hemen herkeste hayranlık uyandırmaktadır. İlgi duyan her insana, henüz gün ışığına çıkmamış birçok alanı ile, potansiyel araştırma ve inceleme imkanları sunan nadide bir ilçedir.

İznik,tarihi ve tabiat dokusuyla hem durağanlığa hem de heyecana elverişli bir kent. İstanbul gibi büyük metropollere yakın olması, Türkiye’nin büyük göllerinden birinin kenarında bulunması, meyve ve sebze gibi gıdasal ihtiyaçların ambarı durumunda görülmesi, her iki kesimin de ilgisini çekmektedir.

Antik çağın ünlü coğrafyacısı Strabon, (İ.Ö.63 – İ.S.21) seyehatname’sinde “Sulak ve yeşil bir cennet” diye eski Nicea’dan bahsederken, insanlara bu kenti tanımalarını salık vermiş, Askania Gölü kenarındaki gül bahçeleri ve nazendelerden övgüyle bahsetmiştir. Eşrefoğlu Rumi’nin de İznik’in sulak topraklarında yetişen, meyve bahçelerinden övgüyle konu ettiği bilinmektedir.
Sanayisi olmayan hatta sanayiye karşı olunan İznik’te kalkınmanın tek yolu Turizm görülmekte. Tarihi geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan İznik, ne yazık ki günümüzde gereken ilgiyi görememektedir. Asırlarca çeşitli uygarlıklara beşiklik etmiş, hatta bazılarına başkentlik yapmış olan İznik, binlerce yıllık surları içinde yaşayan dünyanın ender kentlerinden biridir.

Kan Çiçeği Festivali:
Kan Çiçeği: Literatürdeki adı “Ponera Pregrına”. İznik’in Derbent Köyü, Değirmendere Mevkii’nde yetişen kan kırmızı bir çiçek. Lale türünden, soğanlı bir bitki. İznik’i ve İznik Gölü’nü tepeden gören sınırlı bir alanda yetişiyor. Öyle uzun ömürlü bir bitki değil. Mayıs ayının ilk haftasından son haftasına uzanan bir zaman diliminde görebilirsiniz.
Kan çiçeğinin keşfedilişi de ilginç. 1996 yılında, İznik Dostluk ve Kültür derneği üyeleri, Derbent Köyü’ne pikniğe davet ediliyor. Yörede yürüyüşe çıktıkları sırada kan çiçeğine rastlıyorlar. Bu olağanüstü güzellikteki çiçek herkesi büyülüyor. Hemen o gün, çiçeğin güzelliğini ve köyün adını duyurmak amacıyla “Kan çiçeği Senliği” düzenlemeye karar veriyorlar. Şenliğin amacı; doğa sevgisi ve çevre bilincini gündemde tutmak, kan çiçeği sayesinde İznik’i daha geniş kesimlere tanıtmak. Kan Çiçeği Şenliği, yalnızca müzik ve folklar gösterileriyle gerçekleşen bir şenlik değil. Konuklara leziz ikramlar da yapılıyor. Derbentli hanımların, bacıların hünerli ellerinden çıkan nefis börekler, dolmalar, baklavalar kapış, kapış gidiyor. İnsanlar sevgi, dostluk, kardeşlik ve hoşgörü dolu bir ortamda doğayla bütünleşiyorlar.

Sansarak Kanyonu:
Bu günlerde İznik’te bir kelime dolaşıp duruyor. “Trekking” Evet günlük yaşamın sıkıntısından kurtulmanın en güzel alternatifi. Dağ-bayır gezmek, şehir yaşamının karmaşasından kurtulmak, temiz havada doğal hayatı tanımak, doya doya içinde hissetmek arzusunda olanların başvurdukları zevkli bir uğraş trekking.

Sansarak, ilçeye 17 Km, uzaklıkta, Samanlı Dağları silsilesi içinde yer alan Kozpınarı Dağının 800 Metre rakımlı iki tepe arasındaki vadiye kurulmuş şirin bir köy. Eskiler, köydeki Sansar çokluğu nedeniyle köylerinin isminin Sansarak olduğunu belirtseler de, Osmanlı Döneminde hem kaliteli savaş atları hem de Sarı ve Beyaz kısrak yetiştirmeleri, sebebiyle köyün isminin de bu iki kelimeden türeyebileceği de söylenir. Sansarak, son yıllarda “Naturel Gıda Üretimi”yle de tanınmağa başlamıştır. Bunların en başında çilek gelmektedir. Burada yılda 100 tona yakın çilek üretilmektedir. Sansarak’lı 1995 yıllarında başladığı çilek ekimi ne hız vermiş, çevrede en doğal çilek üretmekle de haklı bir yer edinmiştir.

Benzer yazılar

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.